Prof. Dr. Tevfik Özlü açıkladı: Covid aşısızlarda pıhtı riski, 3 kat daha fazla!

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü: “Covid-19 Aşıları ve Kalp-Damar Sağlığı Üzerine”

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, ani kalp krizi vakalarının, Covid-19 aşıları ve kalp-damar sağlığı üzerindeki etkilerine yönelik uyarılarda bulundu. İngiltere ve İsrail’de yapılan milyonlarca kişinin uzun vadeli çalışmalarına dikkat çeken Prof. Dr. Özlü, aşı olmayan bireylerin pıhtılı hastalık oranının, aşı olanlara kıyasla 3 kat fazla olduğunu ifade etti.

Özlü, şöyle konuştu: “Son zamanlarda kamuoyunda tanınmış kişilerin kalp krizi ile erken ölümleri ister istemez hepimizi üzdü. Aynı zamanda, ‘Acaba bu krizlerin, Covid aşıları ile bir ilişkisi var mı?’ şeklinde kuşkular dile getiriliyor.

Böyle uzun vadeli yaklaşık 2 yıl boyunca takip edilen ve milyonlarca insanın dahil edildiği çalışmalar var. İngiltere ve İsrail aşılamanın iyi yapıldığı yerler. Bu insanları iki gruba ayırıp, aşılanan ve aşılanmayan grubu takip etmişler.

Bu süre içerisinde her iki grupta ortaya çıkan kalp krizi ve inme gibi atar damar ve toplardamar ile ilgili pıhtı olaylarını ve hastalıkların ortaya çıkma sıklığını karşılaştırmışlar.

Sonuç ilginçtir ki; aşı olanların pıhtı ile ilgili hastalıklarının oranı, aşı olmayanlara kıyasla belirgin şekilde az olduğu ve aşı olmayanlarda ise 3 kat fazla pıhtılı hastalık ortaya çıkmış. Aşıların, pıhtı ile ilişkili kalp-damar, beyin-damar ve toplardamar sistem hastalıklarından koruduğu belirlenmiş.

“Aşılanmamak Daha Büyük Bir Risk”

Aşı yapılmayarak alınan riskin çok fazla olduğunu kaydeden Özlü, şunları belirtti: “Yapılan pek çok araştırmada, özellikle Covid-19 geçirenlerde bu tür pıhtı ile ilişkili hastalıkların sayısının arttığını biliyoruz. Bu da aslında aşılanmamakla aldığımız riskin çok fazla büyük olduğunu gösteriyor.

Geniş çalışmaların sonuçları, aşı ile ilgili yapılan bu tür spekülasyonların geçersiz olduğunu ortaya koyuyor.

Bu tür pıhtı ile ilgili hastalıkların görülmesinin sebebi; pıhtılı hastalıkların kalp-damar sistemiyle, beyin-damar sistemiyle veya toplardamar sistemiyle ilgili hastalıkların ortaya çıkmasını kolaylaştıran pek çok risk faktörünün normal yaşamımızda giderek daha fazla yer almaya başlamasıdır.

“Obezite ve Sigara Başlıca Risk Faktörü”

Günlük yaşamda artan risk faktörlerine değinen Özlü, şunları söyledi: “Hastalıkların ortaya çıkmasında; hareketsizlik, asansör kullanmak, araç kullanmak, günlük aktiviteleri kısıtlamak, beslenme bozukluğu, evde hazırlanmış taze gıdalar yerine işlenmiş gıdaların kullanılması ve obezite önemli faktörlerdir. Sigara kullanımı, stres gibi faktörlerin ve genetiğin de buradaki rolü büyüktür. Bu faktörler riski artırıyor. Obezite ve sigara kullanımı ise en başta yer alıyor.” (DHA)

Related Posts

Balık keyfiniz kabusa dönüşmesin! Bir lokması bile büyük riskmiş

Balık, yüksek biyolojik değere sahip proteinleri, omega-3 yağ asitleri (özellikle EPA ve DHA), D vitamini ve iyot gibi önemli mikro besinleri içeren değerli bir hayvansal besin kaynağıdır. Dyt. Beste Mum, ancak bazı bireylerde bağışıklık sistemi tarafından alerjen olarak tanımlanarak ciddi reaksiyonlara yol açabileceğini söyledi.

“Masum gibi görünen paketli gıdalar çoğunlukla ultra işlenmiş oluyor”

“Masum gibi görünen paketli gıdalar çoğunlukla ultra işlenmiş oluyor”

Uzmanlardan kalbi ve böbreği etkileyen ‘kardiyorenal sendrom’ uyarısı

Türk Böbrek Vakfı (TBV), Türk Kalp Vakfı ve Türk Nefroloji Derneğince “kardiyorenal sendrom” olarak adlandırılan hem kalbi hem böbreği olumsuz etkileyen sağlık sorunlarına dikkati çekildi.

İç Dünyamız Artık Görülüp Ölçülebiliyor!

Zihin, beyin ve bedenin ayrı ayrı değil, bir bütün olarak işlev gördüklerini belirten uzmanlar, aralarındaki uyumun, sağlıklı bir yaşamın temeli olduğunu ifade ediyor. 

Diyarbakır Çocuk Hastanesi alarm veriyor; yapısal risk, personel yetersizliği ve ödeme sorunları gündemde

Diyarbakır Çocuk Hastanesi alarm veriyor; yapısal risk, personel yetersizliği ve ödeme sorunları gündemde

Çocuklarla cinsellik hangi yaşta, nasıl konuşulmalı?

Yaygın kanının aksine çocuklarla cinselliği konuşmak için ergenliği beklemeye gerek yok. Peki çocuklarla cinsellik hakkında nasıl konuşmak gerekiyor?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir